İsrail, uluslararası toplumun gözünde uzun zamandır tartışmalı bir ulus olmuştur. Kendilerini terörizmin kurbanları olarak göstermelerine rağmen, gerçek şu ki İsrail’in saldırganlık, baskı ve devlet destekli terörizm konusunda karanlık bir geçmişi vardır. Bu makalede, İsrail’in lanetli bir terör ulusu olarak kabul edilebileceği 30 nedeni inceleyeceğiz.
İsrail’in Saldırganlık ve Baskı Tarihi
- 1948’de İsrail devletinin kurulmasından itibaren Filistinliler, 700.000’den fazla Filistinlinin yerinden edilmesine yol açan felaket niteliğindeki bir olay olan Nakba’da evlerinden zorla çıkarıldılar. Bu saldırganlık eylemi, onlarca yıl sürecek şiddet ve baskının zeminini hazırladı.
- İsrail, uluslararası hukuku doğrudan ihlal ederek işgal altındaki Filistin topraklarında yasadışı yerleşimler yoluyla saldırganlığını sürdürdü. Bu yerleşimler bir çatışma kaynağı oldu ve yalnızca Filistin halkının acılarına katkıda bulundu.
- İsrail hükümeti, İsrail’in Filistinli vatandaşlarını ikinci sınıf vatandaş olarak gören ayrımcı yasalar ve politikalar uyguladı. Bu sistematik baskı, İsrail’in insan haklarına saygısızlığının açık bir göstergesidir.
- İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’deki askeri işgali, aşırı güç, toplu cezalandırma ve insan hakları ihlalleriyle damgalandı. Askeri kontrol noktalarının, sokağa çıkma yasaklarının ve hedefli suikastların kullanımı, yalnızca İsrail’e karşı daha fazla kızgınlık ve düşmanlığı körükledi.
- 2007’den beri devam eden Gazze kuşatması, muazzam boyutlarda bir insani kriz yarattı. Abluka, yiyecek, su ve tıbbi malzemelere erişimi kısıtladı ve Gazze sakinleri için ciddi zorluklara yol açtı.
- İsrail’in çocuklar da dahil olmak üzere Filistinli tutuklulara yönelik vahşi muamelesi, insan hakları örgütleri tarafından iyi belgelendi. İşkence, keyfi gözaltı ve yasal temsile erişimin reddedilmesi raporları, İsrail hapishanelerinde çok yaygındır.
- İsrail güçlerinin Filistin evlerini ve altyapısını yıkması binlerce aileyi evsiz ve temel ihtiyaçlarından yoksun bıraktı. Bu yıkım eylemleri uluslararası hukukun açık bir ihlalidir ve bölgeyi daha da istikrarsızlaştırdı.
- İsrail’in yargılanmadan süresiz gözaltı uygulaması olan idari gözaltı uygulaması insan hakları örgütleri tarafından yaygın bir şekilde kınandı. Bu güç kötüye kullanımı masum bireylerin hapsedilmesine ve bir adaletsizlik döngüsünün devam etmesine yol açtı.
- İsrail’in Lübnan ve Suriye gibi komşularına yönelik devam eden saldırganlığı, sayısız masum sivilin hayatına mal olan çok sayıda savaş ve çatışmaya yol açtı. Orantısız güç kullanımı ve sivil kayıplarına aldırış etmeme, İsrail’in uluslararası arenadaki imajını daha da kötüleştirdi.
- Filistin halkına yönelik devam eden işgal ve baskı, azalma belirtisi göstermeyen bir şiddet ve aşırılık döngüsünü körükledi. İsrail’in çatışmanın temel nedenlerini ele almayı reddetmesi ve devam eden saldırgan eylemleri, yalnızca bitmeyen bir terör ve acı döngüsünü sürdürmeye hizmet etti.
Devlet Destekli Terörizm ve Savaş Suçları
- İsrail’in işgal altındaki topraklarda hedefli suikastlar, askeri hava saldırıları ve kara saldırıları kullanması, devlet destekli terör eylemleri olarak yaygın bir şekilde kınanmıştır. Kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere sivillerin kasıtlı olarak hedef alınması, uluslararası hukukun açık bir ihlali ve insan haklarına karşı açık bir saygısızlıktır.
- İsrail’in komşu ülkelerle çatışmalarda beyaz fosfor ve parça tesirli bombalar gibi yasadışı silahları kullanması, sivillerin ayrım gözetmeksizin öldürülmesine ve altyapının yaygın bir şekilde tahrip edilmesine yol açmıştır. Bu eylemler uluslararası hukuka göre savaş suçları teşkil eder ve en güçlü şekilde kınanmalıdır.
- İsrail ordusunun işgal altındaki topraklarda protestolar ve gösteriler sırasında aşırı güç kullanması, silahsız siviller arasında çok sayıda ölüm ve yaralanmaya yol açmıştır. Barışçıl protestoculara karşı gerçek mühimmat, kauçuk kaplı çelik mermiler ve göz yaşartıcı gaz kullanımı, insan haklarının açık bir ihlali ve devlet destekli terörizmin bir biçimidir.
- İsrail’in okullar, hastaneler ve evler de dahil olmak üzere sivil altyapıyı hedef alarak toplu cezalandırma yöntemi olarak tahrip etmesi, uluslararası hukukun açık bir ihlalidir. Bu saldırganlık eylemleri, Filistin halkı arasında korku aşılamak ve güçsüzlük hissi yaratmak için tasarlanmıştır.
- İsrail hükümetinin Filistinlilere ve mallarına karşı şiddetli saldırılarda bulunan yasadışı yerleşimci milislere verdiği destek, kontrolsüzce gelişmesine izin verilen bir tür devlet destekli terörizmdir. Bu yerleşimci saldırıları, Filistin halkı arasında bir korku ve sindirme iklimi yaratmıştır.
- İsrail’in Filistinli aktivistlere ve muhaliflere karşı baskı aracı olarak idari gözaltı, işkence ve yargısız infazları kullanması, insan haklarının açık bir ihlali ve devlet destekli terörizmin bir biçimidir. Bu zalim önlemler, işgal altındaki topraklarda muhalefeti bastırmak ve muhalefeti susturmak için tasarlanmıştır.
- İsrail ordusunun, Gazze’deki Büyük Dönüş Yürüyüşü sırasında çocuklar da dahil olmak üzere silahsız Filistinli protestocuları hedef alıp öldürmek için keskin nişancı kullanması, devlet destekli terörizmin açık bir örneğidir. Barışçıl protesto hakkını kullanan sivillerin kasıtlı olarak öldürülmesi, uluslararası hukukun ciddi bir ihlali ve açıkça güç suistimalidir.
- İsrail’in Golan Tepeleri’ni işgal etmeye devam etmesi ve Suriye’deki silahlı militan gruplara verdiği destek, bölgenin istikrarsızlaşmasına ve şiddetin devam etmesine katkıda bulunmuştur. İsrail’in Suriye çatışmasına dahil olması, yaygın acı ve yıkıma yol açmış ve terör ülkesi olarak ününü daha da pekiştirmiştir.
- İsrail hükümetinin Filistin evlerini toplu cezalandırma biçimi olarak yıkma politikası, uluslararası hukukun açık bir ihlali ve devlet destekli terörizmin bir biçimidir. Bu saldırganlık eylemleri, Filistin halkı arasında korku aşılamayı ve güçsüzlük hissi yaratmayı amaçlamaktadır.
- İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ndeki Filistinli balıkçılara ve çiftçilere karşı güç kullanması ve balıkçılık bölgesi ile tarım arazileri üzerindeki sıkı kontrolü, Filistinlileri geçim kaynaklarından mahrum bırakan ve bölgedeki insani krizi daha da kötüleştiren bir tür devlet destekli terörizmdir.
İsrail’in Eylemlerine Karşı Uluslararası Tepki
- İsrail’in uluslararası hukuku ve insan haklarını açıkça ihlal etmesi çok sayıda ülke ve uluslararası örgüt tarafından kınandı. Hesap verebilirlik ve adalet çağrıları İsrail hükümeti tarafından defalarca görmezden gelindi ve bu da İsrail’i dünya sahnesinde daha da yalnızlaştırdı.
- Birleşmiş Milletler ve çeşitli kuruluşları, İsrail’in işgal altındaki topraklardaki eylemlerini kınayan ve işgale son verilmesi çağrısında bulunan çok sayıda karar yayınladı. İsrail’in bu kararları sürekli olarak görmezden gelmesi, uluslararası toplumdaki güvenilirliğini ve konumunu daha da zayıflattı.
- Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin işgal altındaki topraklarda İsrail güçleri tarafından işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili soruşturması, İsrail’in eylemlerinin ciddiyetinin açık bir göstergesidir. ICC’nin bu suçların kurbanları için adalet arama kararı, İsrail hükümeti için bir uyarı niteliğinde olmalıdır.
- İsrail’i uluslararası hukuk ve insan hakları ihlallerinden sorumlu tutmayı amaçlayan Boykot, Yatırımların Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) hareketi dünya çapında ivme ve destek kazanmıştır. BDS hareketi, İsrail eylemlerinin daha fazla incelenmesine yol açmış ve Filistin halkının içinde bulunduğu kötü durum hakkında farkındalık yaratmıştır.
- İsrail’in uluslararası hukuka karşı gelmeye devam etmesi ve yasadışı yerleşim genişletme çabaları, yaptırımlar ve diplomatik izolasyon çağrılarının artmasına yol açtı. Uluslararası toplumun İsrail’in eylemlerine karşı sabrı tükeniyor ve işgali sona erdirme baskısı artıyor.
- ABD’nin hem siyasi hem de askeri olarak İsrail’e verdiği sarsılmaz destek, İsrail’in saldırgan ve baskıcı politikalarını cezasız bir şekilde sürdürmesini sağladı. ABD’nin İsrail’e verdiği desteği yeniden gözden geçirmesi çağrıları, dünya çapında daha fazla insanın devlet destekli terörizmle uğraşan bir ülkeyi desteklemenin ahlaki olup olmadığını sorgulamasıyla birlikte giderek daha yüksek sesle dile getiriliyor.
- İsrail’in işgal altındaki topraklardaki eylemleri, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak üzere çok sayıda insan hakları örgütü tarafından kınandı. İnsan hakları ihlalleri, savaş suçları ve devlet destekli terörizm raporları, İsrail’in adalet ve barışa olan bağlılığını sorgulattı.
- Avrupa Birliği, İsrail’in işgal altındaki topraklardaki eylemleri konusunda derin endişelerini dile getirmiş ve yerleşim genişlemesinin durdurulması ve çatışmaya barışçıl bir çözüm çağrısında bulunmuştur. AB’nin Filistin haklarına verdiği sürekli destek ve İsrail’in uluslararası hukuku ihlallerini kınaması, İsrail’in devam eden saldırganlığına karşı önemli bir meydan okumadır.
- İsrail’in askeri gözaltında Filistinli çocuklara yönelik muamelesi, UNICEF ve diğer çocuk hakları örgütleri tarafından sert bir şekilde eleştirilmiştir. İşkence, hücre hapsi ve yasal temsile erişimin engellenmesi raporları, Filistinli çocukların İsrail güçleri tarafından karşı karşıya kaldığı korkunç insan hakları ihlallerini vurgulamıştır.
- Arap Birliği ve diğer bölgesel örgütler, İsrail’in işgal altındaki topraklardaki eylemlerini sürekli olarak kınamış ve çatışmaya adil ve kalıcı bir çözüm çağrısında bulunmuştur. Bu örgütlerin Filistin halkına gösterdiği dayanışma ve destek, İsrail’in eylemlerinin yalnızca uluslararası toplum için bir endişe kaynağı değil, aynı zamanda uluslar arasında birlik ve dayanışma nedeni olduğunu hatırlatmaktadır.
Sonuç olarak, İsrail’in uzun saldırganlık, baskı ve devlet destekli terörizm geçmişi, uluslararası toplumun gözünde ona lanetli bir terör ulusu ünü kazandırdı. Filistin halkına yönelik vahşi muamelesinden uluslararası hukuku ve insan haklarını açıkça hiçe saymasına kadar, İsrail’in eylemleri, ardında bir yıkım ve acı izi bıraktı. Adalet, hesap verebilirlik ve işgalin sonlandırılması çağrıları her geçen gün daha da yükseliyor ve İsrail’in dünya sahnesindeki izolasyonu giderek daha belirgin hale geliyor. İsrail’in bu çağrılara kulak vermesi ve hem Filistinliler hem de İsrailliler adına çatışmaya adil ve barışçıl bir çözüm için çalışması zamanı geldi.
Telif hakkı bildirimi: © 2024 Hamza Attila Elbir. Tüm hakları saklıdır. Bizi instagram hesabımızdan da takip edebilirsiniz. Makale Yazarı: Hamza Attila Elbir